LCW mağazalarında baya var. internetten satışı da var.

ankara tunalıda ki pasajlarda butikler var. onlarda var.

aa kibritsuyu erkek miymis? bu arada hayirli olsun :) (evet sirf bunu diyebilmek icin cevap yaziyorum.)
h&m gibi normal dükkanlarda da bulunmasi gerekiyor, anahtar kelimeler tunik, robadan.

lcw bu konuda süper :)
looding yazan tshirtü beni benden aldı :D

öncelikle Allah kucağınıza almka da nasip etsin
sonra da ya boşver hamile kıyafeti alma son aylarda değilse, robadan bluzlar hakketen iş görüyor hamile kıyafetleri eşşek yüküyle pahalı LCW candır

sağolun teşekkür ediyorum iyi dileklerinize. lakin;

ya LCW'nin lc waikiki ile aynı şey olduğunu bilmiyorsunuz, ya da soruyu okumuyorsunuz.

tekar özet geçeyim. lc waikiki, ya da LCW mi diyorsunuz her ne haltsa, onun 3 tane hamile tişörtü var. birinde baby coming diyor, birinde baby loading diyor, birinde coming soon diyor falan. ve nerede kezban hamile var, hepsinin üstünde "ben hamileyiiiiim" diye bağıran bu tişörtlerden var. bebek mobilyası bakarken karşılaştığımız istisnasız beşşş hamilede de aynı yerden alınma tişört var kızılay dağıtmış gibi. istemiyoruz kardeşim hamileyim diye bağırmak. eşimin tek ihtiyacı giyinmek. son aylarda olduğu için normal body'ler sarhoş göbeği gibi göbek fırlıyor aradan, büyük beden olmasına rağmen. yani ya inek damgalı LCW tişörtü, ya da sarhoş göbeği midir? üstünde kezban esprisi olmayan ama kesimi, modeli hamile olan tişört yok mudur memlekette?

top shop maternity de çok hoş bluzler vardı bir bakın, hayırlı olsun

duyuru sahibine katılıyorum o baby loading yazan tşirtler bana çok itici geliyor kadın olmama rağmen.

fatihte hamile giyim üzerine birkaç dükkan görmüştüm, elbise falan da var. elbise rahat oluyo yazın.

fiyat falan yazmıyor ama şurdakilere de bakabilirsin; hediyetavsiyesi.com

hm de çok şık hamile kıyafetleri var fiyatıda fena değil.
bu arada senin erkek olduğunu bilmiyodum şok oldum nedense bide hayırlı olsun.

arkadaşlar çocuk 2,5 yaşında şimdi..

neyse artık ikincinin zamanı geldi, ona alırız.

duyuru hortlamış bu size bir işaret :D

ben de şu siteyi tavsiye ederim happymilk.com.tr
bir kaç arkadaşım buradan aldı çok memnun kaldılar. hem hamileyken hem emzirirken kullanılan güzel bluzları var.

eğer hala 2. yoksa ben de bi hatırlatayım bu arada sormuş olayım, buldunuz mu o kıro olmayan hamile kıyafetlerinden?

bulamadık, bulamadan bebek doğdu. ikinci de henüz gündemde yok. onun yerine herhangi bir tişörtün 40-42 bedenini aldık. alt taraf hamile, üst taraf faldır foldur geniş vaziyet kullandı hanım.

şubeye gitmene gerek yok vade nin bittiği tarihte x liranın vadesiz hesaba aktarılmasını istiyorum diye bir emir oluşturuyorsun otomatik olarak geçiyor
ya da kapansın dersen kapanıyor
Bu arada sistem buna izin vermiyordu bu bug'u ben buldum :D müşteri hizmetlerine 40 kere anlattıktan sonra anladılar ne demek istediğimi artık izin veriyor normal işlem yapmana

şimdi hukukçu değilim aslen de ben soruyu anlamadım tam o nedenle şey ettim
niye hukuksal bir durum olacak kürtaj mı yaptırdın demekle onu çözemedim?
başbakan kürtaj = uludere dediği için mi
ya da evli olmayan birisine söylüyorsun da evlilik dışı ilişki ithamı olduğu için mi? (bu ithamın hukuksal bir boyutu var mı bir fikrim yok)

"valideniz evlenmeden önce bütün mahalle ile birlikte olduğundan dolayı mı siz böyle oldunuz?"
"poponuza çok fazla merdane soktuğunuzdan dolayı mı böyle düşünüyorsunuz?"
vs
gibi şeyleri sorabilir miyiz bu söz sahibine? sınırları nedir yani bunun? merak ettiğim konu budur.

cımbızlama yontemı hukuken kullanılabilir bir yol değildir. ve takdir edersiniz ki her ifade yer aldığı konuşma içerisinde bir hüküm doğurur.

yani bu soruyu jinekoloğun bekleme odasında muhabbet ettiğin kadına sormak ayrıdır, birisini incitmek / hakeret amaçlı retorik olarak sormak ayrı.

devamında gelen sözlerle bütün olarak yorumlanmalı tek başına herhangi bi cezai boyutu yahut hakaret vasfı olamaz öte yandan evlilik dışı ilişki suç değildir evlilik dışı hamilelik de değildir kürtaj da kanunun öngördüğü sürelere kadar yasaldır ve öyle de kalmalıdır

Yeni sistem böyle ki, önce gidip raporu çıkartın sonra ürünü alın ardında faturayı ibraz edin SGK hesabınıza yatırsın. Böyle işliyor olay.

ama bu konu hakkında önceden bilgi vermesi gerekmiyor mu medikalcinin?

bir de gözlük veya ilaç aldığımızda farkı ödüyorken, şimdi neden hepsini peşin olarak benden talep ediyor?

sizin sistemi bilmediğiniz bilmiyormuş demek ki
tabanlık ilaç veya gözlük değil. Protez ortez ve hasta bakım malzemeleri vb. cihazların ödeme sistemleri farklı.
burada medikalcinin yapabileceği birşey yok, siz sistemi iç bilmiyorum abi nasıl oluyor bu işler diye sormalıydınız baştan. :
alacağın malzemenin sana lazım olduğunu gösteren bir rapor çıkarmalısın şu şu cihazı kullanması gereklidir diye hangi bölüm veriyorsa (ortopedi,fizik tedavi,nöroloji vb.) birde reçete yazdırıyorsun raporu çıkarttığın bölümden sonra gidip cihazı medikal'den alıyorsun medikald'en sgk için fatura yaptırıyorsun sonra gerekli evrakları toplayıp sgk ya teslim ediyorsun onlarda cihazın parasını 45 içinde senin t.c kimlik mumarana yatırıyorlar sen gidip tc kimlik numaranla bankadan çekiyorsun..

bu arada yeni dedim de 1 seneden fazla oldu bu uygulamaya geçileli

@niye ama; öncelikle cevap için çok teşekkür ederim.

heyet raporu çıkarttım, reçetemi de hazırlatıp medikalciye vermiştim zaten o da faturamı düzenlemişti sanırım. şimdi o faturayı sgk ya onlar da teslim edebiliyor mu yoksa benim mi yapmam gerekiyor? bir de gerçekten 45 gün içinde yatıyor mu, para yatıracak bir hesap numarası veriyor muyum nasıl oluyor?

SUT (sağlık uygulama tebliği) zırt pırt değiştiği için en son uygulamada ne belgesi istediklerini ben de iyi bilmiyorum bunu netten araştır -özellikle koltuk değneği, protez vb sık kullanılan şeylere bakabilirsin tabanlık bulamazsan-
Ziraat bankasına yatırıyorlardı TC ile çekliyordun değişmediyse, hesap noya gerek yoktu.

bi de altın hesabın olmalı gram altın alacaksan
fon alacaksan ya da altın hisse kağıdı gibi bişey var (altın borsası) onun için de şubenden fon bono ve hisse alımları için açtırman gerekiyor internet bankacılığını
bi de her durumda borsa kapandıktan sonra alma -garanti saat 6ya kadar işlem yaptırıyor- sonra makas çok açılıyor

şimdi yanımdaki kızlara sordum, evet böyleymiş.

amk bi de muzaffer bir komutan gibi poz vermişler. öncelikle +18 olmalıydı bu soru. bunun haricinde de bazı durumlarda o embriyoyu parçalayarak, kazıyarak çıkarıyorlar.

benim de kazıyarak çıkartılıyor diye biliyorum. o ne lan öyle dalından meyveyi koparmış gibi.

yok artık. böyle değildir heralde. hem o dışındaki baloncuk ne?

o baloncuk kese. onun içinde büyüyor bebek

kürtaj ama muhtemelen haftası ileri bir kürtaj. 10 haftalıktan büyük duruyor. eğer annenin hayatı tehlikedeyse ya da acil bir abortus (kürtajın latince adı) ise karın açılıp oradan alınabilir.

ama tabii normal kürtajlar böyle olmuyor

body worlds sergisinde fetüslerle ilgili bir bölüm vardı. evet bu kadar, daha küçük ya da daha büyük de olabiliyor. 8 haftalık fetüs 1 parmak boğumu kadar filandı sanıyorum çok net hatırlamasam da. bu da öyle gibi. minicik bişey. zaten bir anda bebek formuna girmiyor ki, ilk günlerde daha bu şekli alıyor ve sonra gelişiyor.

nasıl böyle çıkartmışlar bilmiyorum, medikal kısmıyla ilgili çok bilgim yok ama o sergide çok daha küçük fetüsleri bile bu şekilde sergilemişlerdi, o dışındaki baloncuk da içinde yaşadığı şey işte, unuttum adını. bebek doğmadan su gelir ya, bu zar yırtılıyor o su geliyor, bebek doğduktan sonra bu zar da çıkıyor içinden kadının.

edit: www.saglikpark.com

normal kürtaj kazıyarak oluyor diye biliyorum.

ya bildiğin bebek lan bu:(

cerrahi kurtaj yalnizca d&c de denen kazimayla olmuyor, rahim iceriginin vakumla emilmesi gibi yontemler de var. bunlar elbette ilk uc ay icin. ikinci uc ayda d&e (dilation & evacuation) denen yontemle rahmin icindeki yapilar ve fetusun disari cikarilir.

bu yontemlerde bu sekilde saglam kalmis bir fetus gormek zor oldugu icin bu resimdeki fetusun ameliyatla alindigini dusunuyorum. buyuk ihtimal dis gebelik sonucu olmustur. daha uzak bir ihtimal de gebelik sirasinda histerektomi olabilir.

resimdeki fetus de tahminim 10 haftadan kucuk. el ve ayaklar 5 ve 8. hafta arasinda olusurken kafa ve goz daha onceden de belli olmaya basliyor.

edit: tabi cok mantikli diger bir ihtimal de dusuk, nasil aklima gelmediyse.

kürtaj değildir. dışındaki baloncuk kısmı kesesi. düşük sonrası çekilmiş olma olasılığı daha yüksek. bazen hiç bozulmadan böyle düşükler olabiliyor.

8 Haftalıktan büyük gibi sanki.

Ultrasonda bakan oldu mu bilmiyorum 8-10 haftalık bebeğe. Kalbi var, ve pıt pıt pıt pıt pıt pıt pıt pıt atıyor. Duyuyorsunuz. Eli kolu hareket ediyor. O resimde gördüğünüz fetüs var ya; bu fotoğraf çekilirken o küçük kalbi durdurulmuştur, ya da az sonra durdurulacaktır. İnsan inşallah tıbbi bir gerekçeyle hamilelik sonlandırılmıştır diyor.

(Doğum kontrolü yöntemlerini kullanmayıp, zevkini yaşayıp, hamile kalınılıp, sonra da kürtaj yaptıranların ta amk...)

vakum yontemı dedıklerı sey mı acaba ya.

@fenerliyim ama feneri delgado, değil vakumu bu kadar bebeğe uygulayamazlar

yapmak için yaptırmak için mi? yani hizmeti almak mı istiyorsun satmak mı?

fark etmemesi lazim.

nasıl fark etmemesi lazım yahu? aradakiler nasıl kazanacak?
tercüme bürosu bin karakter 10 lira civarı alır müşteriden tercümana 1000 karakter 5 lira civarı öder. Tabi pek bi genelledim.

olmaz öyle kan testi yaptırman gerek mutlaka kafana göre kullanmamalısın. çok acayip birşey olmaz ama sonucunda imkanlar dahilindeyse doktora bir ugra

doktorunu ara sor, soramıyorsan da onun etken maddelerine/miktarlarına yakın başka bir şey alabilirsin en son çare.

ilacın etken maddesine bakın bazıları tek bir hormon içerirken bazıları kokteyl oluyor -ne anlattım ama ha-
aynıysa belki bir nebze.
Adet düzensizliği için denelde diane veriyorlar oysa ben yazayım: Siproteron asetat ve "Etinilestradiol"

evet evet diane 35 ilacım.. ben yurtdışındayım da arkadaşan istemiştim.. o da diane bulamamış ama eczacı bu da olur demiş.. adını bilemiyorum şimdi..

gynelle ve elleacnelle olabiliyor onun yerine muadili. 0.035 mg etinil estradiol ve 2 mg siproteron asetat içeriyormuş.

başka bir iki eczaneye daha sorsaymış arkadaşın keşke.

yasmin başla, devam et. go go go.

internette doz ayarlamaları tabloları var. eğer ilacın adını öğrenebilirsen bakabiliriz

onun dışında bunların hepsi 1 amaç için var. al

erkeklerin olayı zaten "uzun süre sessiz kalmak" değil mi?

bir de kadın dırdırından şikayet edilir :D

not: dişi

arkadaş olak o zaman pes bilmem ama ps1 bilirim winning elevenda eline veririm

Aynı dertlerden ben de müzdaribim ama oluruna bıraktım sanırım artık. Kızlardan bayıp aseksüel olmazsam iyidir bu gidişle.

@la noix, bence hiç öyle değil. allam ne erkek arkadaşlar görüyorum sabaha kadar konuşuyorlar. işte benim böyle 3-4 senede bir erkek arkadaşım oluyor. ama millet götürüyor jasfhajajhk

@asil123, arkadaş arkadaşın eline vermek için var zaten yahu, olalım.

@daddy, ruh ikizim olabilirsin. aynı durumdayım. lan kız arkadaşlarımın adet günleri ne zaman denk geliyor onu biliyorum he.

amaaaan bi yerden aşağısı cezaevi kavşağı mı ne böyle ağzı dolduran güzel bi küfürümüz var ya heh onu motto olarak belirle yaşa git.

ben de senin kız versiyonunum sanırım. hakkaten bacı gibi bi kız arkadaş istiyorum arkadaş sancım var dediğimde halden anlasın istiyorum yada ne biliym şu ağdacı iyi mi eli çabuk mu diye danışacağım biri olsun 2 satır dedikodu yapayım erkeklerden konuşayım istiyorum ama yok. bende uzun uğraşlar verdim edinebilmek için ilkokul lise üni sürecinde edinemedim. ve en büyük zararı da kadınlardan gördüm şimdiye kadar.

onunçün en başta dediğim küfürü motto yapıyoruuz.

öncelikle "erkek arkadaş" nedir yahu. hiç erkek arkadaşım yok diyeceksin!!


yukarıda gördüğün gibi mantıksızlıklar filan yap.
çok hava atmak, çok küfür etmek, abazan olmak ile arkadaş bulunmuyor.

okulda ders çıkışında "pesim geldi" de mesela. üç kişi bulun pes'e gidin. pesinizi giderin...

@cecilia "pipimden aşağı kasımpaşa" vardı.

Ben ciddiydim arkadaş olma konusunda

@cecilia evet bildiğin dişi versiyonumsun. yada ben senin erkek versiyonun. yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği kız var amam ben aynısı bir erkek için de istiyorum. akalım falan. kızlar cidden sıkıyor belli bir süre sonra. ay dip boyam geldi, ağdam geldi, kaşım çıktı. öeeeeeerh arkadaş. tamam yararları olmuyor değil ama bi erkek değiller.

ya ne bileyim hiç 3-5 erkekle içmeye çıkmadım mesela bu yaşıma rağmen. hep kızlı-erkekli bir ortam oldu. lisede kızların annesi bana tapardı. ama insan, sahip olmadığını istiyor. ben erkek olanından istiyorum.

hiç olmazsa tek olmadığımı anladım.

benim o 3-4 kız da counter oynuyor arada. alışverişlere bensiz çıkmazlar pek. severler zevkimi. ya beni mutsuz eden bir tarafı yok kızlarla takılmanın. erkeklerle takılmamanın getirdiği bir eksiklik var sadece. insan ihtiyaç duyuyor bi süre sonra

10 yıllık erkek arkadaşlarım var, 1000 tane kıza değişmem hiçbirisini, o kadar çok anım var ki onlarla yaşadığım. kusura bakma ama bu kadar yıl boş yaşamışsın. sana tavsiyem tek yaşamaktan vazgeç bir kere, evine okuyan öğrenci tiplerden olur ev arkadaşı al.

erkek kızla anlaşır-kız erkekle..can dostum dediğim kız arkadaşım bana aşıkmış şimdi azina sıçmaya gidiyorum dostlugumuzun içine etme diye..

@mtrsykl canım kardeşim brşşt yavaş gel. ne demek boşa yaşamışsın askfakhf. benim de kız arkadaşlarımla yaşadığım anılar senin boş yaşadığını gösterir o zaman. hmm acaba 10 sene erkeklerle takılınca böyle mi oluyor beyin ?

@jamswety o olaya hiç girme bence, içinden çıkılmıyor

Valla ben de senin kiz versiyonunum o yuzden @cecilia arkadas olalim :)

ahaha ne kadar hayırlı bir duyuru oldu bu

tanışalım. benim de arkadaşım yok.

her türlü erkek muhabbeti yaparım, alkol alırım, nargileye bayılırım. güzel kadın görünce ohş derim ama abazan değilim, sevgilim var.
küfür ederim, daşşak derim, kavga etmem pek. kusura bakmayın yanlış anlaşılma olmuş diyip seni ortamdan çeker kurtarırım. vururlarsa ben de vururum ama.

kurtlar vadisi falan izlemişliğim var ama seneler oldu. taksilerde taksiciyle muhabbet yaparım. onun dışında sormak istediğin bir şey varsa beklerim.

ek:
pes pek bilmiyorum, ama cs oynarsak eline verebilirim. halı saha maçı ayarlarsan "kanka benim ayakkabıları annem çöpçüye vermiş sen senin fazlaları getirsene" derim.

e ben de yazayım özellik o zaman. güzel kadın görünce bakarım öyle. ohş demem ama mutlu olurum. negzel şeyler var dünyada diye.

hiç kavga etmedim. türk dizisi izlemem. çoğu yabancı diziyi bilirim. akıcı ingilizce konuşurum. psikoloji okuyorum, üzerinizde deneyler yapabilirim.

ben de aom gibi strateji oyunlarında elinize verebilirim.

kızları bana paslarsan günde 2 saat pes atarız. :p

Bence toplu buluşma ayarlayalım biz, zirve misali :)

swayze + 1 ama taşikardi geçirince futbolu bıraktım :(
PES öğrenirsem sarar bırakmam diye denemedim çok büyük kusur mudur?
ayrıca regl, ağda, dip boyası muhabbeti yaptığım tek erkek ağda nasıl yapılır diyen bir duyurucu oldu
bu durumda syzore sana çözümüm yok ama kızlar biz tanışsak ya?

@niye ama, o duyuru da bana aitti asjfhaskfjahsk
kızlar benim, sorry guys

akademik kariyer üniversitede yapılır. dolayısıyla devlet, vakıf ya da özel üniversitelerde akademik kariyer yapabilir ama özel hastanede yapılamaz. özel hastanelerde doç, prof gibi ünvanlar kullananlar üniversiteden özel hastaneye geçmiş olanlardır.

edit: yani üniversitelere bağlı hastanelerde yapılabilir ama üniversiteye bağlı olmayan hastanelerde yapılamaz.

vakıf üniversitesi hastanesinde yapar : misal başkent
özel hastanede yapamaz misal: memorial

korkmuyorum.ama bazı durumlarda vicdan azabı çekiyorum.kadın-20 yaş.

normalde korkmuyorum da bağırınca çocukluk travması nüksediyor sanırım, gereksiz bi gerginlik oluyor. yaş 27

Korkmak değilde, bir hata yaptığım zaman utanç duyabilirim.

18-19'a kadar deli gibi korktum.

şimdi korkmuyorum, onlar benden korksun--sadece öğrenmemeleri gereken birşey olursa, öğrenip üzülmelerinden korkarım.

kadın, 42.

Korkmuyorum. Gizli saklı bişey yaptıysam utançla karışık bir eziklik duygusu olur o kadar. Kadın -25

bağırmak gibi birşeyleri olmaz ki bu yaştan sonra, tırsmaksa ben de tırsmam zaten 15 sene aileden ayrı yaşamış bi hatun olarak hiç birşeyimi de bilmezler..
ama o derin saygı durumu var aileyle yaşıyorken yarım saat geç kalacak olsam haberleri olur. Takmak takmamak değil bu başka birşey üzülmesinler isterim, beni düşünmesinler ama bir yandan da benim hayatımı anlama şansları pek yok. Bazen bunalmıyorum değil.
kadın,29

korkmuyorum,zaten ailemi utandırcak bişey yaptığımı düşünmüyorum şimdiye kadar. 19-E

ben korkuyorum.

lakin bu korku onları üzmekten kaynaklanan bir korku. mesela annem dindardır ve benim din ile ilgili görüşlerim onu çok üzer. o yüzden saklarım ve öğrenmesinden korkarım. en belirgin belki de tek olanı bu. ne kadar korku denir o da ayrı bir konu.

erkek, 20

bunun yaşla veya cinsiyetle bir alakası yok. tamamen aile yapısıyla ilgili. aileye olan uzaklık/yakınlıkla ilgili. kimi aile çocuklarıyla arkadaş gibi geçenir, özel hayatlarını bile çok iyi bilir. ama çocuklarıyla arasını uzak tutan insanlar da var malesef. mesela dedeme çocukları hep siz diye hitap edermis bu yüzden hiçbir zaman samimi olamamıslar. bana ise babam prezervatif kullanmayı unutma çocuum bile diyor.

Pederden tirsarim.. Az zopa yemedim ennihayetinde.. Annemle iyiyiz..
27-sap

yaş 23-erkek.

bahsettiğiniz türde herhangi bir korkum şu an yok ve hiç olmadı.

fakat; -hiç sigara kullanmadım ama- lisede iken eğer sigara kullansaydım öğrenmelerini istemezdim ve öğrenmelerinden korkardım. döverler, kızarlar falan diye değil de üzülürler diye.

kızılaydakinde (iş bankasının karşısında) geçiyor da orda alkol var mı ki?

ense ağrısı tansiyonla alakalı galiba evet, babaannem yüksek tansiyon hastasıydı ve hep ensesi ağrırdı. 17/10 normal değil muhakkak doktora git tekrar ama hangi bölüme gideceğini bilemiyorum.

ağrı gayet alakalı
17/10 yüksek 12-13 e 7-8 gibi olmalı
nöroloji, KVC, dahiliye her yere gidin valla ne test varsa yaptırın
paranoyak değilsin potansiyel yüksek tansiyon hastasısın

O yaslarda yuksek tansiyon ortaya cikabiliyor, oldukca yaygin. Duzenli olarak olcturup surekliligi olup olmadigina bakmak lazim. Surekli yuksekse ve altinda yatan baska bir sebep yoksa duzenli tansiyon hapi kullanimiyla ile kolayca halledilebilir. Halledilmezse ozellikle goz ve bobreklerde ciddi problemlere yol acabilir.

yüksek tansiyon baş ağrısı ve ense ağrısı yapar.
kulakların uğuldayabilir.
çok tuzlu yediysen, çok sinirlendiysen, sıcakta çok kaldıysan, çok terlediysen, kendini çok yorduysan vb. tansiyonun çıkabilir.
özellikle istanbul çevresindeysen hava çok boğucu ve sıcak, bu da tansiyonu etkiler.
doktor anomali göremediyse bir şey yoktur.

her ihtimale karşı sabahları 1 diş sarımsak yutabilirsin 2 hafta boyunca falan. çok güzel dengeler tansiyonu. yutarsan pek ağız kokusu yapmıyor, ama sarımsak sarımsaktır tabii.
bunun dışında (tercihen limonlu) su içmek sık sık çiş yapmana neden olur, bu da tansiyonun yüksekken düşmesini sağlar.

bir süre çok tuz da tüketme.
muhtemelen çok sıcakta falan kaldın, terledin, yeterince su da tüketmedin, o yüzden olmuştur.

ama önemseme demiyorum tabii.
arada bir ölçtür, ama anlattıklarından sürekli bir şey çıkacağını sanmıyorum.

edit: geçmiş olsun bu arada

1-Tansiyon yüksekliğinde ense-baş ağrısı, bulanık görme ya da kulak çınlaması olabilir
2-Nöroloji değil kardiyoloji bölümüne gitmen gerekir.
3-Hipertansiyonun büyük bir kısmının sebebi bilinmez. %5 lik bir kısım bir nedenden ortaya çıkar.
4-Tiroid bezinin çok çalışmasına bağlı olarak ya da hiperkolesterolemi gibi durumlarda tansiyon yüksekliği olabilir
5-Abartılı bir rakam değil. 45 yaşındaki kuzenim 20 yıldır tansiyon hastası. 20 senedir ilaç kullanıyor. Önemli olan tansiyonun kontrol altına alınabilmesi
6-Her gün aynı saatte-aynı yerde tansiyonunuzu ölçtürüp kardiyoloji bölümüne başvurmanızı öneririm.

Geçmiş olsun.

3 saat sonra tekrar tansiyonumu ölçtürdüm şu an 14/8 görünüyor ama ilginç bir şekilde ensemdeki ağrı hala devam ediyor. Yarın tekrar ölçüm yaptıracağım tabii ki .

önerileriniz için teşekkürler.

Kesinlikle ihmal etmemen gereken bir durum.
Tansiyonun bayağı yüksek.
Ense ağrısı muhtemelen bununla ilgili.
Bulabiliyorsan Nefroloji, bulamıyorsan Kardiyoloji/iç hastalıklarına başvur.

ense agrisi, yuksek tansiyonun en meshur belirtisidir.

hic bir anomali olmamasina ragmen birden boyle bir tansiyon ortaya cikmasi, ilk basta yogun stresi dusundurur.

yuksek kolesterolle tansiyonun baslamasinin dogrudan iliskisi yok. her ikisi de damarlari hasat eden hastaliklar.

cok paranoyak olmayi bir tarafa birak, hic paranoyak degilsin. yuksek tansiyon son derece sinsi bir hastaliktir. yilanin basi kucukken ezilir.

gidecegin doktor sana soyleyecektir ama, ben de simdiden yazayim:

sigara iciyorsan, birakmalisin.

tuzu yok denecek kadar azalt.

cay, kahve, kola, ice tea gibi icinde tein, kafein olan her seyi kes. su, TUZSUZ ayran ve ihlamur ic.

uyku apnesi sendromun olup olmadigini anlaman icin, uyku laboratuarinda incelenmen iyi olabilir. uyku apnen varsa yani uyurken solunumun duruyor ve bogulacak gibi oluyorsan, zamanla tansiyonun yukselir.

uykularinin cok duzenli oldugu bir iste calisman gerekir. sabahlara kadar bilgisayar basinda oturmani gerektiren bir isin varsa, vucudun artik isyan bayragini cekmis demektir. hayat tarzini degistirmen, gece onbirden sonra yatman ve her gece en az sekiz saat yirmi dakika kaliteli bir uyku uyuman lazim.

uzun ve TEMPOSUZ yuruyuslerin cok faydasini gorursun. Uzun derken, en az yarim saat sursun. Giderek gunde bir saate kadar cikarirsin.

boyunu yazmamissin. boyun 170 cm ise mesela, o kilo fazla sana. ben senin yerinde olsam, boyumun cm cinsinden ifadesinin son iki rakamindan 5 cikarir ve o kiloyu gecmemeye azami dikkat gosteririm. yani 170 santimetre boyun varsa, 65 kilogram vucut agirligini gecme. vucut gelistirmeci vucudun varsa, cok kasin varsa bi sey diyemem. ama verilen her 10 kilogram, tansiyonu 1 cm dusurur. (Sismanlar icin soyluyorum, senin icin degil). Sisman kisi 100 kilodan 90 kiloya indiginde, tansiyonu 15'ten 14'e iner.

Hazir salca, zeytin, tursu, ketch up, sardalya, cips, sucuk, pastirma, sosis, salam gibi tuzlu seyleri acilen kes. Peynir bagimlisiysan, peyniri aksamdan suya koy, tuzunu cikar, oyle tuket. Icinde sodyum benzoat olan seyleri de kesmen gerekiyor. en ideali, ambalajli ve fabrikada uretilmis bir sey yememen.

Senin durumunda birinin sodyum almasi, bile bile bela aramak demek.

yuksek tansiyon hastasi olup olmadigini anlaman icin, her gun ayni saatte, ayni PROFESYONEL kisi tarafindan, her gun ayni aclik tokluk halinde, ayni tansiyon aletiyle, en az 5 dakika oturur pozisyonda dinlenmis olarak ve on gun sureyle tansiyonunu olcturmen ve bir kagida kaydettirmen gerekiyor. eger paran varsa, ABPM en iyisi. Bazilari buna "tansiyon holteri" gibi uyduruk bir isim takmislar. 24 saat sureyle koluna takiliyor. ara ara tansiyonunu olcuyor. sen gunluk aktivitelerine devam ediyorsun. bu arada notlar alman gerekiyor. sinirliydim, merdiven cikiyordum, kosmak zorunda kaldim, telefonda munakasa ettim, kabizdim ikindim gibi...

sunu hic unutma: dusurulemeyek bir tansiyon yok. "benim tansiyonum dusmuyor, hep yuksek" lafi bir palavra yani.

tansiyon yuksekligi, seni bobrek yetmezligine, felc gecirip yatalak olmana, kalb krizi gecirmene, kalb yetmezligi olmana, aort anevrizmasi olmana, erkeksen iktidarsiz olmana, bacaklarinda damar tikanikliklari olusmasina goturebilecek bir dert. kontrol altinda tutman sart.

su an cok stresli bir donemden geciyorsan, psikoterapi ve hatta hafif endise giderici ilaclar bile gerekebilir. (anneni ne zaman kaybetmistin sen?)

yoga, inancina gore ibadet, trekking, meditasyon teknikleri, huzur verici relaksasyon muzikleri, sehir hayatindan kacip kirlara siginmak, sehir temposundan, koy temposuna gecmek hep iyi gelecek seyler.

seni cok strese sokan bir isin varsa, orta vadede o isten ayrilman lazim. ya da surekli tansiyon ilaciyla yasarsin.

senin once bir kardiyolog, sonra bir nefrolog tarafindan ayrintili olarak degerlendirilmen lazim. ben senin yerinde olsam, isi saglama almak icin, bir de endokrinologa gorunurum.

eger bobregini besleyen atardamarinda darlik var ve tansiyona sebep olan sey buysa, stent ve hatta ameliyat gerekebilir ama nadir gorulur boyle bir sey.

kültürel, geleneksel şeyler bizim bu yörelerde ağda mübahtır

ben de bu konuyu düşünüyordum tam. gilette'nin dış ülkelerde kadınlara özel zilyon tane ürünü çatır çutur satılırken, tr'de halen bi tipi tek tük satılıyor. ilginç.

şimdi ağda da zor iş. 5-6 saat önce ağda yaptım. bazı yerleri alamadım, jiletle alacağım ama benimkisi genel bir yakarış.

www.youtube.com (cyclists dediğine bakmayalım)
www.youtube.com (tüy dökücülü)

temizlik bu sonuçta.

jilet çoğaltır çünkü baş edemezsin, kadınsan olmaz cilet. her gün alman lazım hem 3-4 güne dayanmaz ki, lazere git mis mis.

hayır, erkeğim. ama jilet çoğaltmıyor bu neden anlaşılmıyor anlamadım.

jilet gerçekten çoğaltmıyor mu?

" sadece cikiyorken daha gurmus gibi gozukur basta, sonra aynidir. "aa enistemgilin halasi jilet vurdu da orman gibi cikti killar" diyenler bitmeyeceginden hurafenin de sonu gelmiyor netekim. tirastan sonra kili direk kokunden gordugumuz icin daha kalin (malum en kalin yeri koku), ve daha koyu gorukuyor sadece. uzerinden jilet gecen yerden bir mucize sonucu yeni bir kil koku dogmuyor yani."

jiletin çoğaltmadığı ve sertleştirmediği bilimsel araştırmacalarca kanıtlantı, bilim teknik'te bile yazısı çıkmıştı birkaç yıl önce. kılı kökünden alınca aynenot mantığıyla hem daha geç çıkıyor, hem de çıkarken önce en ince uçlu başlıyor, sonra kalınlaşıyor. jilette ise, kıl kesiliyor, kesildiği gibi de büyümeye devam ediyor aynı kökteki kalınlıktan, ucu ince olmuyor yani ve kesilir kesilmez büyümeye başladığı için kökten çıkarma yöntemlerindeki gibi birkaç gün pürüzsüz kalmıyor.

bir de şöyle bir durum var, ortadoğu insanı genelde koyu renk tenli ve kıllı. hani nasıl koyu renk sakallı erkekler tıraş olduklarında bile yüzleri gri gri olur çünkü derinin altından kıl kökleri hâlâ görğnmektedir, esmer kadınların jilet yapması durumunda da bu görüntü oluyor, o yüzden tercih edilmiyor, çünkü hiçbir zaman pürüzsüz tertemiz görünmüyor. ben kumral ve beyaz tenliyim mesela, gayet jilet kullanıyorum. kıllarımda hiçbir artma olmadı, hâlâ çoğu esmer arkadaşımdan çok daha az kılım var. tamamen yapı meselesi yani. ben de 3-4 günde bir, yazın 2-3 günde bir tıraş ediyorum. evet, 3. günde kıllar çıkmaya başlıyor ve elle hissedilebiliyorlar, ama zaten ağda da, epilasyon aleti de kullanılsa, tekrardan alınacak uzunluğa gelene kadar beklemem gerekecek, yani aynı hesap. hayatta jilet değdirmem diyen arkadaşlarım yurtdışında ağdasız kalınca jilete geçtiler ve geri döndüğümüz halde öyle devam ediyorlar. türk insanının şehir efsanesi bunlar, bir kere alışınca insan çok kullanışlı.

bir de tüy dökücü çok sağlıksız. jiletten neredeyse farkı yok tüylerle baş etme konusunda, ama sürekli deriye kimyasal müdahale yapmış oluyorsun. tavsiye edilmiyor.

trachemys scripta elegans +11414125

ağdanın acısı da ayrı bir konu zaten

bir de şöyle bir durum var jilet kullananlar ağdaya bok atar batık yapıyor diye ağda kullananlar da jilete. o da tam bir kısır döngü mesela.

@merana ikisini de kullanıyorum. keşke kıl diye bir şey olmasaydı diyorum

çünkü özel başlıklı ve bıçaklı kadın ürünleri türkiye de yok
olsa da kadınların çoğu esmer (ben de dahil) ve tenimize dokunduğumuzda jiletin verdiği o batma hissini sevmiyoruz!!! Tabi ki ağdayla da uğraşması zor ama yine de uğraşırım jilet yapmam diyorum ben
erkeklerde ise çok azı hariç vücut tüyü temizleme alışkanlığı yok
haliyle jilet sadece sakal tıraşında kullanılan bir ürün olarak algılanıyor

erkekler olarak biz de (en azından ben de) sevmiyorum o pürüzsüzlüğü. bir gün falan pürüzsüz kalıyor. tek olmadığımı bilmek hoş

shyzore ne oldu senin ağda işi bim deki ağdadan mı aldın yosa kartuşmu

başıma neler geldi bi bilsen. bi arkadaşım gel ben yapayım dedi. o ılık ağda aldırdı. sol ayağımı öyle yaptık. sonra sıkıldık. sağ ayak kıllı kaldı. sağ ayağın yarısı sir ağda yarısı da veet ile alındı :D

vah anam vaah :D

borçlu gözükmek gibi birşey ancak eski bağkurla olur sanıyorum. (maliyeci değilim ama) bağkur prim borcundan başka aklıma birşey gelmedi.
SSK da şirketiniz parayı yatırmamış bile olsa o şirketin borcu olarak görünüyor ssk lının değil diye biliyorum. Yansımıyor yani.
tabi bu yeni GSSde olaylar değişmediyse :(

ilk senden duydum...

kot mot anladım önce. adam kotu yeni mi duymuş dedim asfasşfkjas

ben de bu sene daha fazla gördüm diğer senelere nazaran.

geçen sene başladı aslında. Trendsetter bir arkadaş var. Giydikleriyle ilk sene dalga geçeriz. ikinci sene biz de giyeriz, üçüncü sene herkes giyer :) Geçen sene hardal rengi bir pantalon ve kot şort - kot ceket giyiyordu.

(Self note: Ben gene de alışamadım. Kot ceket falan giymem.)

kot mont değil kot gömlek

@tchuck +1 doğru lan, got ceket değil, kot gömlek giyiyordu arkadaş...

kot gömlek veya gömlek gibi yumuşak kumaştan üstler diyelim (mont mu denir cepken mi denir) hepsi moda anladığım kadarıyla pazarlarda satılır olduğuna göre...

Ito ve ark. kıs süre önce papiler tiroid karsinomun paratiroid bezini sarmasının (/bezine uzanmasının) sonuç üzerinde çok az etkiye sahip olduğunu göstermiştir; farklılaşmış tiroid kanserlerinin aşamalandırılmasında paratiroid tutulumunun sınıflandırmanın ağır (pT4) yerine hafif (pT3)ETE olmasını gerektirdiğini ileri sürmüşlerdir.

bi doktora gidin. karaciğer/dalak büyümesi olabilir, bağırsaklarda hava/dışkı birikimi olabilir.

tabii bunları ciddi anlamda kilo vermeye çalışıp yapamadığınızda düşünmelisiniz

adet zamanın yaklaşmış.

bi anason çayı kaynat iç bakalım acaba gaz mı ki?

anormal gobek buyumesi genelde su icmeyi unutunca oluyor. gun icinde surekli kendini tetikle (susuz muyum lan acaba, du bi su icim ben...) seklinde. bi sureligine en azindan prensip edin, uyaninca 1 koca bardak su, yatmadan 1 koca bardak su... su yani olay bence.

cigerdelen alkollü içecek hiç yok,gazlı içecekleri de neredeyse 3 aydır,haftada ortalama 1 bardak kadar tüketiyorum.
la noix ben onu yavrum diye bağrıma basarken bir kuru b.k muymuş yani?yıkıldım..doktora gitmeyi düşünecek kadar ciddi rahatsızlık duyuyorum bazı zamanlar gaz vs. gibi değil de içimde kedi besliyomuşum gibi hissediyorum bu anlarda.yine de önce cecilia kardeşin dediğini yapmaktan zarar gelmez.
nezaretten taharet durum bu değil ama tam bunun gibi.bitmek bilmeyen bir adet öncesi hali.ama adet olunca değişiklik olmuyor.
wilwarn ona da dikkat ediyorum bayadır.
ölcek miyim yoksa ben?

inşallah miss gibi bir gastroenteroloji hastası olduğunuzu öğrenmezsiniz.
ben bunları yaşadıktan sona bitmeyen bir ishalle kolitim olduğnu öğrendim (çok şom ağızlılık oldu belki ama)
mercimek fasülye vb.den uzak durun kafeini kola türevlerini kesin taze meyveyi azaltın kısacası gaz olayını çözün işte
bol bol su bol bol hareket geçmezse doktora mutlaka görünün

emekliliğe yakın yükseltilmesi emeklilik maaşının son 1 yıl aldığın maaş üzerinden hesaplanmasıyla alakalı sanırım. süreyi kesin bilmiyorum

SOn 1 sene ile alakası yok. Prim yatırdığım tüm zamanların genel ortalaması alınıyor bildiğim kadarı ile.

Yoksa herkes son senesinde kendi de katkı yaparak en üst seviyeden 1 sene prim öder. Sonrası mis...

bildiğim kadarıyla son maaş emeklilik maaşına değil de kıdem tazminatına etki ediyor. çünkü onu "çalıştığınız yıl x aldığınız son brüt ücret" olarak alıyorsunuz.

öğrenciyim. kaynak metin üzerinden 200 karakter 7 liraya yapıyorum. ing-tr
tr-ing daha yüksek fiyata olur.
durumun ne kadar vahim olduğunu hayal gücünüze bırakıyorum.

1000 karakter sizin yaptığıniz çeviriden sayılır.

çalıştığınız büronun ve yaptığınız çevirelerin kalitesine göre de fiyat belirlenir ancak 1000 karakter 10tl civarı idi en son hatırladığım kadarı ile. fiyatlar düşmüş müdür bilmem.

yanlış bilgilendirme yapmayalım arkadaşlar. çeviri bürosu 1000 karakteri 12 liraya anlaşır. 12 lira alıyor 7'sini size veriyor ama o vergi olayları biraz karışık. 7 liraya anlaşıp sonra vergi düşüyorum diye bir şey olmaz. o zaman baştan yapacak hesabını ona göre bir fiyat verecek.

@bilan bahsettiğin durumu ben de biliyorum. vergi filan bizi bağlamaz, ilk söz verilen ücreti almamız gerekiyor.

ama aradaki arkadaşa güvendiğim için onun bilgisizliğine verdim. bir seferlik kabul ederiz önemli değil, ama işkilllendik bu tip bir davranıştan.

@klassno benim daha önce yaptığım çevirilerde de (3-4 sene önce) benim yaptığım çeviriden sayılıyordu. böyle bir şeyi ilk kez duydum. genel olarak takip edilen yöntem nedir öğrenmek istedim.

yeminli tercüman, müstakbel tercüme bürosu olaraktan:
genel diye bişey yok arkadaşım baştan nasıl anlaştıysanız odur. Yine de illa ki genelleyecek olursak çoğu büro boşluksuz 1000karakter ve hedef metin çalışır.
Bazı bürolar kaynak metin 180 veya 200 kelime üzerinden çalışır. Bunların bazıları hedef metin 180/200 de yapabiliyor ücretlendirmeyi.
Daha nadir bürolar kaynak metin kelime başı çalışır (bunlar genelde match vb.ni düşer)
Biraz daha ilerlersek gelen işin ne üzerinden kabul edildiğine göre fiyatlandırma değişebilir.
7 liranın üzerinden düşeceğiz demesi tuhaf olmuş büro size net ne verecekse baştan onu söylemeli idi.
6 lira piyasanın standardı gibi birşey (yeminli tercümanların bile çoğu bunu alıyor) fakat tabi ki alt yüklenici olarak alanlar daha az direk müşteriden iş alanlar daha çok alıyor bunlar ayrı bir konu.
Kolaylıklar dilerim.

benim gördüğüm kadarıyla, 1000 karakter için 7 lira maalesef birçok yer için iyi bir fiyat. tabii bunu en ucuza giden eng-tr çevirileri için söylüyorum. geçen gün projekurdu'ndan gelen bir mailde 1000 karaktere 3 tl vereceğiz pişkinliğine tanık oldum. üstelik benim başvurduğum bir proje değildi, kendileri beni buldu. neyse orası zaten amatör bir mecra. dışarıya freelance iş vermek maddi açıdan çeviri bürolarının pek de işine gelmediğinden, tecrübesinden/yeteneğinden emin olmadıkları kişilere 7 lira verecek olmaları bazen bir nimet bile sayılabiliyor. her ingilizce bilen çevirmenim diye ortada gezinip 3 liraya iş yaptığı sürece bu pek de değişmeyecek maalesef.

şu an cepten yazıyorum, kısa olacak. Son iki cevaba istinaden 6 liranın kabul edilebilir oldugunu anladım. Ancak ilk konuştuğumuzda "hedef" metin üzerinden iken bugün "kaynak" metin denildi. bu ne kadar farkeder ki? Bunu kabul etmeli mi? Denildi derken aracılık eden arkadaş yeni öğrenmiş bunun böyle olduğunu. Arada arkadas oldugu icin bir seferlik kabul edilebilir, sorun devam etmeli mi?

karakter sayısı genelde çok değişmiyor.
kelime olarak eng-tr yönünde kelime sayısı azalıyor
yani karakter çalışılıyorsa çok farketmez. Kelime ise ingilizceyi baz almak avantajlı.
değilse ingilizce bir kelimeyi ortalama 5.5 karakter türkçe ise 6.3 karakter gibi hesaplayabilirsiniz. az-çok tutar.

üniversiteye direk giden araç yok servisle gidiyor çocuklar.
dolmuş en yakın şöyle: ulustan binerseniz (bentderesi değil stad otelin yani ulus metronun karşısındaki duraktan) etimesgut arabasına binin AMA istanbul yolundan şaşmaza girip eskişehir yoluna çıkan araba olsun. sanayiyi dolaşıp şaşmaza giriyorlar en yakın geçen bu arabalar. Sorun üniversiteye diye 10 dadika filan yürürsünüz.

porselen olanları tanesi 17.5 liradan yapıyorlar devlette.
Anacakkkk burda bir duruyoruz o tek dişi oraya oturtamadıklarından yanındaki iki dişi kesiyorlar. Öyle yapıyorlar protezi (yanlışsam düzeltiniz)
Alternatif: vidalı denilen tek tek de oturtulabilen protezler ancak milyarlar tutuyormuş (bu milyarlar lafını İstanbulda soran kuzenim sarf etti piyasayı bilmiyorum)

anlamadım neyin yerine ne yaptırıyoruz? bu dişin yeri neresi?
devletten tırsarım ben. özel de eskisi kadar uçuk değil.

zaten tek porselen sırıtır ön dişlerden birisinde ise. muhakkak birkaç dişi feda edersin:S

diş azı dişi tek bir adet

ben doğru algılamışım, azı içindi verdiğim fiyat.Ancak biz de Ankaradayız Samsun için bilgim yok.

evvveeet, bir samsunlu olarak cevap yazıyorum.

bence zaman kaybetmeden fakülteye gidin, düzgün bi şekilde ilerleyen diş bölümü var. tık tık tık işinizi görüyolar. porselen yaptırmanızı tavsiye etmem,çünkü sağlam dişinizi kescekler. paraya kıyın ve implant yaptırın. tek diş için implanta 400-500 falan verceksiniz bi de ameliyat parası oluyo tam hatırlamıyorum ama 100 falan olmalı. ne kadar çabuk giderseniz, implant işiniz o kadar kısa sürer, çünkü zaman geçtikçe diş etinizde damağınızda falan diş yapılmaya olan uygunluk gidiyo,onu yerine getirmek için beklemeniz gerekebilir.

fiyat bilmiyorum. implant yaptırın. en sağlıklısı.

en kolayi guvenpark'tan dolmuslara binmek. dolmuslarin toplandigi bir park var kizilay'da, orada balgat dolmuslarini sorarsaniz gosterirler. sofore de nerde ineceginizi sorarsaniz soyler.

balgat'ın neresine?
ODTÜ, 100. yıl, cevizledere,çiğdem, üzerinde milli kütüphane yazan bazı araçlar vs vs pek çok araç var balgat'a uğrayan/yakın geçen

milli piyango'nun oralardaymış gideceğim yer. dolmuşa binp milli piyango'ya en yakın yerde bırakır mısınız deyip, inip, balgat sokaklarını arşınlayarak gideceğim yere ulaşmayı planlıyorum, hayırlısı ve de teşekkürler :))

normalde tütün çiğniyorlar diye biliyorum.

biz (konyalılar) buğday çiğneriz ama sapını değil kendini özlü buğday bir süre sonra sakız gibin bişey oluyoo

aslında red kit in ağzında sigara olduğu ve sigaranın sağlığa zararlı olduğu anlaşıldıktan sonra onu çizen kişinin sigarayı silip yerine buğday koyduğu bir şeyler izlemiştim ama alakalı mıdır bilmiyorum.

asit o

var.basarsın sepyayı olur o fotoğraf.
hem çirkinim diye bişey yok güzel kadrajla her türlü kurtarırsın.

ben de nefret ediyorum,artı çirkinim o yüzden de kamera gördüm mü türlü maymunlular yapıp durumu kurtarıyorum daha ne kadar kötü olabilir ki diye

valla doya doya cektırıyorum ama kasınca olmuyo be ıcınden ne gelıyosa oyle ol sacmala fln yanı

profil falan bi şekilde güzel çıktığın fotolar vardır. ben bile bazen öyle karizmatik çıkıyorum ki, inanamıyorum kendime.

bayılırım. her fırsatta da çektiririm. hele profesyonel yakalarsam affetmem :)

bende sevmem. olmuyor çünkü benden fotoğraf olmuyor.

sepya ve siyah beyaz oynamalar yaparım hep. :D bi an kamuoyu ile paylaştığım fotolarımı düşündüm hepsinin rengi alınmış ya siyah beyaz ya sepya :)

hoşlanmıyorum çirkinim ama bunu paylaşmayı sevmiyorum diyelim :)
fobi yenmek midir bilmem de bir bilen illa ki iyi çıktığın bir açı vardır onu bul hep öyle çektir demişti -yaptım mı hayır işim mi yok başka-

skolyoz var. :) fotoğrafı bırak fotoğraf makinası bile düşünemiyorum...

Hoşlanmıyorum, elimi kolumu ne yapacağımı bilemiyorum. Zaten pek fotoğrafım da yok. Ne kadar az olursa o kadar anlamlı oluyor hem.

fotoğraf makinasına votka dökmeyi denediniz mi? malum az votka vardır gerisi yoktur.

eklenti: fotoğraf çektirmekten nefret ederim, objektif alerjim var, sebebini fotoğraf çekiyor olduğuma bağlamışımdır hep ama yalan tabi çirkinimdir ben de muhtemelen:)

ben de güzel çıkmadığımı düşünüyorum fotolarda. çok fotoğraf çekip beğenmediklerini silebilirsin sanırım. evet facebook çıkınca milletin bi ağzında çiğnediklerini göstermedikleri kaldı. ha bi de bunlar var ben bayılıyorum buna.
www.youtube.com

çirkin model yoktur kötü fotoğrafçı vardır.

henüz benim gibi bir fotoğrafçıyla tanışmamış olmanda sıkıntı bence :)

I do study diye birşey var hani vurgu yapıyor
bu da aynısının pastı işte did take place= took place
ilk çevirin doğru
ikincisi olması için arada that/which olmalı
üçüncüsü olması için protest calling olur olsa olsa protests calling diye bi tamlama olmaz

sanırım cümlede anlatım bozukluğu var, ben o did'i;

I'm 2,5 and am still virgin'deki am kısmı gibi algıladım.

ayrıca, paragrafın gidişatına bakarsak, and youth unemployment and protests kısmı yanıltıcı, 2. and cümleleri mi yoksa kelimeleri mi bağlıyor anlamadım.

vurgu amaçlı yardımcı fiil kullanımı, evet.

koşullar kötüydü, demokratik değişime davet eden protestolar oldu ama...

bu içerikte örneğin sadece "oldu ama" demek yerine "olmasına oldu ama" ya da "olmadı mı, oldu ama" dersem bu ifadeye paralel olabilir.

asıl fiilin zamanına göre kullanılıyor.

and protests calling for democratic change "took" place last year, but...
and protests calling for democratic change "did take" place last year, but...

ya da

and protests calling for democratic change "take" place every year, but...
and protests calling for democratic change "do take" place every year, but...


şuralarda ayrıca bilgi var biraz:

flabbergastenglish.blogspot.com

english.stackexchange.com

www.xcers.com

anlatım bozukluğundan ziyade "unemployment"tan sonra virgül olacak. hatta daha net olması için "unemployment"tan sonra nokta varmış, "and" yokmuş gibi bakmayı deneyin bir.

Vurgu, ve birinci çevirin doğru. Özellikle günlük değil de daha akademik, daha fiyakalı kullanımlarda yaygındır.

ilaçlara bağlı/dayanıyor olmam beklenir ve değilim ve ruh halim çok stabil değil.
Benim gibi kimseyi asla incitmeyecek ve sonra çok farklı birisi olacak birini görmek eğlenceli. Dediğim gibi açıklaması zor

gibi birşey 12 saattir çeviriyorum durdu beynim artık :(

bağlı/dayanıyor değil de ilaç kullanmam gerekiyor ama kullanmıyorum diyor.

İlaç almam gerekiyor ama almıyorum ve ruh halim çok dengesiz. Benim gibi kimseyi asla incitmeyecek ve sonrasında çok farklı birisi olacak birini görmek çok garip. Dediğim gibi açıklaması zor.

ikinci cümle için;

"kimseyi hiç incitmeyecek/-yen benim gibi birinin birden bambaşka biri olduğunu görmek çok garip/tuhaf/acayip."

gibi de geldi bana.

müdürlüğü: directorate
büro: office

düz adam der ki;

provincial directorate of editorial affairs, document office

kanaatim odur ki

1- hakim savcı olması olayı bütünüyle değiştirir
2- avukat olursa oturup ciddi ciddi çalışsa bile yetmez. bi kere temel kanunların bir çoğu değişti, ceza, ceza usul, medeni usul, yakın zamanda ticaret ve borçlar, iş kanunu... 3-4 hafta yalan olur. 3-4 yılda, olaylarla karşılaştıkça büyük oranda kendini 2.0.1.2'ye yükseltmiş olur.


edit: tamam lan çok insafsız oldum 3-4 yıl olmasa da kafandan 1-2 yılı var.

20 yılda çok fazla kanun değişti. hele hmk için 1 sene dondursan yeterli. hukuk nosyonu alan biri tabii ki bir şekilde üstesinden gelir ama 3-4 hafta yeterli olmaz bence. 1 yılda falan toparlar sanki.

güzel soru
elimizde 91de mezun olması gerekirken olmamış-ama olay sadece bir iki sınav hani bitirdi bitirecekken- yurtdışına gitmiş hukuk konusu dışında işler yapmış, dönmüş dolaşmış 2008 (den sonra ama hangi yıl bilmiyorum) diplomayı almış, stajı tamamlamış bi tane var. Avukatlık yapıyor.

@kulustur:

bir, adam 20 sene kitap açmadan yaşasa ne olur demedim ki. adamın bilgileri beyninde taze ama bilgiler eski.

iki, 1992 de sabah sıfır pratikle işe yeni başlayan avukat hakim savcı ile 2012 de sıfır pratikle işe başlayan avukat hakim savcıyı mukayese ediyoruz. pratiksizlik eşit.

üç, faraziye zaten, neredeydin bu kadar sene denmiyor.

buradaki soru 1992 nin hukuk bilgilerine sahip adam bu gün ne yapar? o kadar.

mezun olduğunuz liseye telefon yoluyla ulaşabilirsiniz. oradan derslerde aldığınız notların bir dökümünün gerektiğini belirtirsiniz, gerekirse dilekçeyi faks edip, cevabı faks la alırsınız.
evet faks lar hala kullanılıyor.

edit: tutuyor olmalılar. dilekçe ile talep ederseniz ve onlar da sildik derlerse sıkıntıya girerler. arşiv diye bişey var. yani olmalı.
ha bizde yok sarı dosyanı filancaya gönderdik derlerse de o zaman orasıyla yazışacaksınız.

2007 mezunuyum. ben lisedeyken ilk mezunlardan böyle ceza almadım belgesi not belgesi gibi isteklerin hala geldiğini söylerdi mdr. yrd. sı.
anormal bir durum yok. işin hallolur diye tahmin etmekteyim.

@vaktiyle iyi biriydi

faksa gerek kalmadan annem ya da kardesimde halledebilir de,bu kadar zaman sonra acaba hala tutuyorlar midir notlari soru biraz da o,yoksa merkezi bi yere mi tasinmistir?

tutuyorlar, okuldan annen alabilir
okulu sel filan filan basmadıysa

Ben de ayni durum icin 2001 mezunu olarak aldim. Yalniz sisteme gecmediyse notlar, kayitlardan cikarip giriyorlar sisteme. Oyleyse 1-2 gun surer.

önerin nedir ?

olur.

kir mir diyince simdi; bobrek.avi olmasin?

neyse ankarali degilim zaten ama olsaydim katilirdim. risk almak lazim hayatta:)

göksu,mavi göl gibi sığ önerilerle gelmek istemiyorum size.aklıma da başka yer gelmedi bak şimdi.hiç organizasyon deneyimim yok ki benim olsa her ihtimali dökerdim önünüze.otobüsle,dolmuşla gidilen bi yer mi olsun,servisle mi gidilsin,kalabalık olsun etraf eve böbreğimizle dönelim mi dersiniz yoksa kimsecikler olmasın mı istersiniz?gelen fikirlere göre şekillendirelim.

aahah ilahi, bak şimdi mavi göl niye sığ olsun ki ? gayet güzel olabilirdi ama teklifine yeterli katılım olmayacak gibi. ehh ikimiz de pek zevkli olmaz :)

cidden kimsenin pikniği gelmemiş.

ankara'da 23 nisan'da yağmur yağar ki. törenler pç olur, çocuklar ıslanır.

ya iki senedir bi Ankara'dan çıkalım dedik bu günü mü buldunuz :(?

heritage 23 nisanlarda az fırtınaya tutulmadık küçükken,baktık hava durumuna ona göre kalkıştık bu işe.
niye ama üzülme gitmiyoruz bi yere.

saat farkından ötürü doğuya doğru uçarken yaşlanıyorlar fakat batıya uçtukça gençleşiyorlar.

pilotlardan, piton yılanı gibi söz etmişsin, pilotların yaşlanıp yaşlanmadığı takıntısı nereden icap etti anlamk zor sen kendine sor bukadar angaryayı kafaya takarsam nekadar sürede ağarır diye eminim çabuk ağarır

@sunset0771
düşüncem bunları

Fizyolojiyi geçtim; teknik olarak bakarsan yüksek hızlarda toplamda uzun süreler uçtuklarından çok az da olsa normal insanlara göre zamanda bir miktar atlama yapıyorlar bu sebepten daha yavaş yaşlanıyorlar demek mümkün. Tabi farkedebileceğimiz bir durum değil bu. (özellikle jet pilotları)

yaslanma olayini bilmiyorum ama pilotlarin ilerleyen yaslarda ortaya cikan bir meslek hastakigi vardi sanirim..

@9uncu nesilim ama para bende + 1

hatta dunyanin donus hiziyla doguya giderlerse hic yaslanmiyorlar diye biliyorum.

aşiri basinca maruz kaldıkları icin her ne kadar basinc ayarlamasi olsada ucakta..vucutlari bir şişiyo bir iniyo(hostes kız arkadasimdan biliyorum)..vucudun bu hizla degisimi yasliligi da beraberinde getiriyo olabilir..

gece uçuşlarına vs çıkmaları gerektiği için önemli bir kısmının belli bir günlük düzeni olmuyor. bu yüzden daha çabuk yaşlanabiliyorlar sanırım. ayrıca hareketsiz bir meslek olduğunu, genelde oturarak icra edildiğini de unutmamak lazım.

toshiro'nun dediğiyse sanırım hemoroid.

diğer mesleklere göre daha fazla radyasyona maruz kalıyorlar.

sivil pilotlarla çok bi muhabbetim yok ama eniştem TSKda jet pilotu onların üs'te epey bulundum
olaya sadece uçmak olarak bakılırsa evet basıncı var, radyasyonu var, stresi var ancak öte yandan bu adamlar 13 -14 yaşından beri kendilerine deli gibi baktıklarından , spor yaptıklarından, beslendiklerinden vs. ötürü çelik gibi oluyorlar. eniştem 40 yaşında 30 göstermiyor o boya posa rağmen...
sivilde henüz tıfıl aday pilotları geçenlerde akşam yemeğe aldım valla kızlar bile çelik gibi bence zor yaşlanırlar.

paso kozmik ışın yiyorlar.
boynumdan öpme lan ben huylanırım ordan.

Yemin Töreni değişebiliyor diye hatırlıyorum. Gittiğinde oradaki bölük ya da takım komutanı kim ise ondan öğrenebilirsiniz. Evci izni de askerlik yaptığın yer ile memleketin arası 800 km ve üstüyse 2 gün aşağıysa 1 gün olması lazım ki senin burada 1 gün evci iznin olacak görünüyor. Sana oradan çıkışın verildikten sonra ister ailenle otele gidersin istersen tanıdığında kalırsın, ister gezer dolaşırsın orasında sıkıntı yok, sana şu gün şu saatte birliğinde ol diyerek çıkış veriyorlar, giriş çıkış zamanına dikkat edersen gerisinde çekinecek bir şey yok.
Güle güle gidip dönesin

1) Birliğe göre değişiyor. Genelde uzun yapanlarla kısalarınkini bi şekilde birleştirmeye filan çalışıyorlar.
2)Bir gün olacak muhtemelen -askeriyede hiçbir şey kesin değildir mantık aranmaz bunu da demeden geçemeyeceğim ehe ehe
3) %90 gitmiyor zaten izin kısa olduğu için hiç birşey olmaz
4) Mebs Mamakta evet sizin gibi bin tane olduğu için :D aslında Ankara'da kime sorsanız söylerler ezberledik artık kadın başımıza yahu! hayırlı tezkereler

1. birliğe göre değişiyor, çoğunlukla ay sonundaki veya 1 ay sonraki cuma günü olur, yani 27 nisan'da veya 11 mayıs'ta yemin edersiniz. o hafta sonu da izin verirler. bu iki tarihten birinde olacağına eminim diyebilirim.
2 ve 3. evci izni o hafta sonu oluyor işte. cuma ve cumartesi gecesini dışarıda geçirebiliyorsunuz. zaten de mersin'e isteseniz de gidemezsiniz, askerlik boyunca (eğer izne çıkmadıysanız) garnizon dışına, yani ankara dışına çıkmanız yasak. ankara'da geçiriyorsunuz bu izni. askerliğinize eklenmiyor.
4. askeriyede kimse sklemez. belki üst devreler yani 343'ler söyler ama daşşak da geçebilirler.

1. 3. haftanın cuma günü.
2. 2. (cuma ve cumartesi gecesi dışarıda yatarsın. pazar gecesi kışlada) askerlikten gider. izin bozmaz.
3. zaten teknik olarak eve gidemezsiniz. garnizon sınırlarını terk edemezsiniz yani. sizi çıkarsın aileniz de ondan sonra n'apıyorsanız yapın. o şehirde olduktan sonra da mahalle bakkalınızla kalın isterseniz.

12 saat sonra etrafa mal mal bakıp, "tuvalet nerede abi?" diye soracaksın gördüğün ilk kamuflajlıya.

muhabereci olmuşsun ıyı. bende mebs'in uzun versiyonunu yapıyorum.

ama kısa dönemsin merak etme. tam sıkılmaya başlamışken askerlıgın bıtıcek. unutma mıntıka yaparken bıle zevk almaya bak.

okulda 4-5 tane arkadasim var. coguyla zorlanmadan anlasabiliyoruz. lisanlari hakkinda soyleyebilecegim sadece bu kadar :)

Kerkukte olsalardı değerli olurlardı

benim tanıdığım bi tanesi -yurtdışında tanıştık ama-
Türkiye hakkında pek birşey bilmiyordu, kendini İranda da iyi hissetmeyip kaçmış zaten :D memleketinde en çok fiyatların çok arttığından şikayet etmişti geçen yıl gittiğinde, bi de dövmelerini ne yapacağını düşünüyordu çok hep uzun kollu giymiş..
Türkçe konuşuyorduk gayet iyi anlaşıyorduk. -ama ben çat pat kürtçe ve farsça da anlıyorum zaten- Azerice anladığım kadarıyla Rusçadan daha fazla etkilenmiş bir dil (Azerbaycan Azerisi arkadaşlarım daha milliyetçi olup daha Rusça gibi bir dil konuşuyorlardı)İranlıların dilini daha yakın buldum ben

garip olur yapma, nişanda sözde illa bi etek, elbise vs. giyilir bence, mutlaka bulursun ya mark&spencer'a baktın mı?

marks&spencer'da bedenime uygun kılıklar yok ve normalde giymediğim tarzda bir şeyleri sırf nişan için giymek bana ikiyüzlülük gibi geliyor. sonuçta o parti benim ve sevgilim için yapılıyor. devlet erkanı da davetli değil nasılsa. kendi istediğimizi yapsak ne olur sanki?

ayrıca vereceğim paraya da acıyorum. bir daha giymeyeceğim bir elbiseye bir sürü para dökmektense daha sona kullanabileceğim bir şeylere o parayı vermeyi tercih ederim.

bluzu biraz gösterişli straplez filan seçerseniz olur bence
kendi adıma evdeki bir tören için abiye kıyafetleri ben de fazla buluyorum, ben minyon bir tipim diz hizası şifon birşey giyebilirdim misal

ben en sonunu kaçırmışım ya, öyle giyinmekten hoşlanmıyorsan tabii ki istediğini giy ben sadece beden sorunundan dolayı pantolon giyim yaa nolcak yaa diyosun sandım o yüzden dedim, bu arada marks&spencer'da da spor şeyler oluyor bazen çok ağır olmayan yine de bi bak derim bakmadıysan. ummadığın yerlerden çıkıyor bazen.

Buyuk beden derken kac beden?

Uzerinize olan guzel elbiseyi bulunca hoslanirsiniz eminim.

Istanbulsa iseniz umraniye carrefour da evans var mesela, kesin bakin oraya.

Ayrica bence genel olarak kalitesiz ve pahali olsa da sansina guzel bir seyler dusebiliyor think+ a bakin, internetten alisveris yapabilirsiniz.

Bir aydan daha fazla vaktiniz varsa laredoute.com.tr den siparis verebilirsiniz, ama gec getiriyorlar haberiniz olsun.

Zenbi diye bir marka var, turk, sansina cok guzel seyler cikabiliyor, bunlarin pendik tarafinda outlet magazalari falan da varmis ben gormedim ama bakabilirsiniz. Internette urunlerini bulunduran siteler mevcut.

Son olarak gittigidiyor u kurcalayin. Bir ihtimal bir seyler cikabilir.

mesela faik sönmez'de baktığım bazı bluzlarda cidden aklım kaldı. çok sade ve şık şeylerdi tam bana göreydiler. hem tarz olarak uygundular, hem beden, hem de fiyat. şimdi diyorsunuz ki yani pantolon olur neden olmasın? kombinasyonu kendime yakıştırdıktan sonra en bi güzel olabilir mi yani?

@uyuyanadam büyük beden derken bildiğimiz büyük beden. ölçüleri yazmayayım da şimdi yani 0 beden hatunları görüp 38'e büyük beden demiyorum :) internetten kıyafet alışverişi yapmayı sevmiyorum o yüzden bu seçenek yok zaten benim için. bir de çok dolanmak istemiyorum. alışverişi zaten sevmem. bir seferde çıkayım alayım istiyorum. bugün alamadım diye sinirlendim zaten :)

hafif çan inen, önden tek pile, şöyle güzel bir kumaştan etek, üstüne şık bir gömlek veya bluz, sade ama şık hafif sallantılı bir küpe, hafif topuklu ayakkabılar, hoş bir ince çorap. oldu bitti, mis gibi valla, boş verin elbise falan istemiyorsanız, bütün akşam rahatsız hissedersiniz. pantolonda olur ama ben bu aralar kilo sorunu yaşadığım için böyle durumlarda etek tercih ediyorum. hem daha rahat hareket olanağı sağlıyor, hem de oturup kalktıkça kasmıyor patlayacak gibi. siz de sanki daha iyi hissedersiniz gibi geldi. tebrikler ayrıca :)

olabilir tabii evde olacakmışsınız da zaten tanıdığım bi kaç arkadaşım giydiler yani sözdü onlarınki gerçi de, sizinki de yarı söz yarı nişan gibi zaten.

bu arada faik sonmez ekstra vakit para kaybi.

Coook paahali anneanne kiyafeti hepsi.

oy oy oy bir de küpe falan demişsiniz :) ben kulağımdaki 7 küpeyi en son 2-3 sene önce değiştirdim :) öyle fazla dişi işi şeylerle aram yok sanırım benim. bunalıyorum. hele etek falan daraltıyo beni. pantolon giyme isteğimin sebebi de bu zaten. rahat edebilmek.

bir de sonuçta zevk meselesi diyeyim. faik sönmez bana pek bi güzel geliyor. özellikle bu gibi durumlar için güzel bir duruşu var bence. sonuçta arz ve zevk meselesi değil mi?

pantolonu siyah seçmezsen olabilir bence. ama dar olmalı pantolon, bol giyme. topuklu ayakkabıyla şık ve renkli bir pantolon hoş olabilir, üzerine de tunik giyersin ya da yine dar bir üst+ şık hırka kombosu.

anladim da 46 ile 52, 52 ile 60 arasinda daglar kadar fark var bulunurluk acisindan.

Siz benim dedigim markalara bir bakin, internetten degil gidip bakabileceginiz magazalari var evans think+ zenbi nin en azindan. Temin ederim faik e 50 basarlar.

Bir de duzgun bir elbise alirsaniz sonra dolapta curuyecek diye dusunmeyin, klasik siyah bir elbise mesela, baskasinin dugunune de giyilir, is gorusmesine de giyilir, yilbasi partisine de giyilir...

tavsiyeler için teşekkür ederim. sonuç olarak pantul da bir nişan kılığı olur sonucu çıkıyor bana göre. zaten anlaşıldığı kadarıyla o sonuç çıkmasa da ben pantul giyeceğim.

bütün akşam evin içinde topukluyla dolaşmak bana saçma sapan bir davranış olarak gözükmekte. terlik de komik duracağı için babetlerim, şişmemiş rahat ayacıklarım ve ben mutlu bir gece geçireceğiz. süpper!!!

öncelikle tebrik eder, mutluklar dilerim müstakbel eşinizle.
tulum geldi aklıma tulum mu giyseniz acaba, siyah tulum diye aratın bir, hoş modeller var google da.

olabilir tabii faik sonmez berbattir demiyorum ama evleneceginize gore yasiniz herhalde 40 falan degildir, siyah pullu mullu kapali ic karartici seyler yerine daha renkli alternatifleri daha ucuza bulabileceginizi dusundugum yerleri siraladim ben.
O 7 kupeyi de cikarmayi unutmayin tabii.
Insan boyle durumlara bir yakinindan laf yiyinceye kadar uyanmiyor, herhalde henuz size soyleyen olmamis da ben soyleyeyim, sevgilinin anasi babasi kardesi kendisi ve hatta sizin anneniz şık giyinmez, metalci kupesi altina siyah bluz kot giyip cikarsaniz yeterince ozenmediginizi dusunup uzulebilir, ve iyi niyetleri olcusunde sizi ayiplayip kinayabilirler. Elalem ne der'ci olunmasi gereken 1 nolu konudan bahsediyorsunuz ustelik, nisan, ele karismak falan... Tabii siz bilirsiniz allah mesut etsin ama iyice arastirin karar vermeden BENCE.

kesınlıkle pantolon gıymemelısınız. sıyah dız hızasında bır elbıse olabılır. Renklendırmek ıcın kırmızı bı topuklu ayakkabı. Bence sızın ıcın ozel ve anlamlı bı gun olacak bu yuzden sade ama bı taraftanda sıradan olmamanız ve gelen konuklardan farklı gorunmenız cok daha hos olur gıbı cunku mutlaka gelenlerın cogu pantolon gıyecektır.

öncelikle tebrikler, allah tamamına erdirsin.
büyük beden giysisi bulmak evet problemdir, tarz dışına çıkmamak evet çok mühimdir. ama en mühimi insanın önce kendisine sonra karşısındaki insana saygısı bence. herkes kokoş olmak zorunda da değil ama o gece sizin geceniz. fotoğraflar, anılar sonsuza kadar kalıcak inşallah. o küpeleri çıkarın lütfen biraz kendinizi zorlayın. bi gececik de şişsin o ayaklar. amaç yeni bi kadın yaratmak değil yanlış anlaşılmasın. ama normalden biraz daha fazla özen göstermek gerekmiyor mu?
ve pantolan da olur tunik de olur. önemli olan o bütünü tamamlamak. güzel topuklular, şık küpe ve yoluk kaz gibi didilmemiş bi kafa varsa bu kombinin yanında daha ne olsun.

baskalari ne yapiyor'un ayrintilarina bakmak isterseniz kadinlar kulubu sitesinin nisan fotograflari bolumune bakabilirsiniz.

kadinlarkulubu.com/albumler-f736/

Benim cevremden gordugum ornekler hep mini klas elbise ultra yuksek topuklu ayakkabi terlik full makyaj dogal gorunumlu fonlu saclar kibar şık takılar yalnizca 1 kolye kupe bileklik vb... seklindeydi, kimse de evde giyilmez ki bunlar dememisti dogrusu.

asos curve +1

selamün aleyküm
allahtan niyaz ederim
hayırdır inşallah
allah hayırlara vesile etsin inşallah
ya adem bla blaa
allah rahatlık versin.
allaha emanet ol

en sona da
la havle

şakirtler birbirlerine abi der. eğer ki birisi herkese "abicim" diyorsa o kişi kıdemlidir.

bir de elhamdulillah var.

şakirt mod: off

:D

çok şükür
nasip
hayırlısıyla inşallah
mübarek

içlerinde bir süre bulunumuş ve hala birçoğuyla iletişimi olan biri olarak söyleyebilirimki; jargon margon yok. 200-300 kelimeyle dümdüz konuşuyorlar. bir evde en yetkili abi pozisyonunda bulunan kişi biraz arapça kelimeleri harmanlayarak konuşur ama ondanda fazla birşey bekleme. o jargon dediğin hadise genelde solcularda oluyor. bi kere denk gelmiştim o şekil konuşan bir solcu gruba şaftım kaymıştı. adamların kurduğu her cümleyi edebi incelemeye almak gerekiyor.

amin ,ecmain
hapşurduktan sonra elhamdulillah- yerhamukeallah
Türkçe bildiğin Türkçe yavv çok da öyle bi fark yok şaka mısın, kal geldi bile diyorlar. Kız kısmı için, tabi ilahiyat evi değilse!

bizim dönemde en çok kullanılan öbekler
ifrat ve tefrit
enaniyet, uhuvvet
bir de illa tedbir hep tedbir idi
şimdi konular değişmiş

hayirdir fisleme mi yapacan

rastlantı değil tevafuk.

(bkz: bilahare)
(bkz: kelam)
(bkz: mubarek insan)

inna sabirin vardı sanki yeaa.. böyle okuyunca romanyalı aktris ismi gibiymiş :o

bir de hanım deniliyor.

mesela:

adam üniversite 3'te sınıfındaki bir kız derse gelemedi bunu anlatırken:

"ayşe derse gelemedi bu gün" demez islami jargonda.

"ayşe hanım" der.

bu değişkenlik gösterebiliyor ama dikkatimi çekti.

böle allahıma hamd-ü senalar olsun tarzı daha spesifik şeyler yok mu?

ortamın spesifikliğine göre o hamdlar senalar koyulaşır.

mesela bir pkk'lı da pkk'lı hakkında herkesin içinde genelde "pkk'lı" der.

ama ortam müsaitse gerilla der.

ortam süper müsaitse "heval" der.

onun gibi.

(bkz: rabbime sordum cleveland dedi)

yav tamam ortam koyu açık,ortamında diilim zaten böle bizim anlamadığımız spesifik cümle kalıbı örnekleri arıyorum ya da kelimeler

bir de bazı tarikat mensuplarında

"force inşallah" kullanımı var veya "inşallah abuse'ı". inşallah istismarı.

geçmiş gelecek her zaman için "inşallah".

- dün osman'ı gördün mü? gittin mi yanına?
- gittim inşallah ??? (hani bir ihtimal hafızam kaymadıysa falan ne olur ne olmaz)

telefonda:

- dostum merhaba. yoldasın sanırım neredesin şu an?
- bolu'dayım inşallah ??? (öyle olduğunu bana gösterildi ama farklı bir alemde de olabilirim yani)

- yarın yeni yıla giricez
- giricez inşallah

tamam ben de kullanırım inşallah'ı ama bu kullanımlar bence hem anlamsız hem de gülünç.

bir de "işaret" vardır.

the sign.

rabbimin işareti ile.

efendimizin işaret ile.

hocamızın işareti ile.

hani "al bu işte" dememiş, "işaret" etmiş. aslında bunu diyen kendisini övüyor.

"açıkca söylenmedi, işaret edildi, o işareti de herkes anlayamaz bende de sağlam altyapı var yani"

gibi.


edit: bence tüm bunlar yeter de artar. yani sonuçta apayrı bir lisan yok. ortalama 50 100 kalıp ancak vardır işte onlar da bunlar.

"hayırlı" ön ekini kullanırlar.

günaydın yerine mesela hayırlı sabahlar. iyi günler, iyi akşamlar yerine hayırlı günler, hayırlı akşamlar.

ondan jargon diyoruz zaten mübarek ayrı dil demiyoruz

bir de "able" eki iyidir.

-ebilmek.

- mailimi aldın mı

değil de

- mailimi alabildiniz mi: hani insan sınırlıdır acizdir gücü yetmez anlamında bir vurgu var.

ama:

- mailimi alabildiniz mi inşallah: bu işte duble master olur. iyi olur. hani "biz aciz kullarız ikimiz de zerreyiz yokuz hiçiz" anlamında.

şakirtler iyi insanlardır, severim.

Öyle kitap ki, kaideleriyle hilkat-i âlemin kitabından dest-i kader ve kalem-i hikmetle mektup ve cârî olan kavânîn-i amîka-i dakika-i İlâhiyeyi izhar ettiğinden, ahkâm-ı âdilânesiyle nev-i beşerin nizam ve muvazenet ve terakkisine kefil-i mutlak ve üstad-ı küll olmuştur.

(bkz: yersen)

himmet var mesela. bağış gibi.

"osman bu evi bize verdi" denmez de "osman'ın himmeti" denir.

bir de esnaf abi.

cemaate maddi olarak destek olan insanların genel adı.

edit:

yav tamam ortam koyu açık,ortamında diilim zaten böle bizim anlamadığımız spesifik cümle kalıbı örnekleri arıyorum ya da kelimeler

demişsin ya...

daha arama yani bu işte diyorum.

toplam 50 tane kalıp ancak çıkar.

bir de kadınlara "nisa" denir.

nisaiye = kadın hastalıkları.

eskiden de kullanılırmış zaten.

tabi islami jargon'dan kayıyor konu cemaat jargonuna kayıyor.

askerde de vardır bu. subay jargonu ayrı, er jargonu ayrıdır.

mesela, tabiki, "keçeli" vardır. fethullah gülen cemaatinde, said nursi cemaatlerinde meşhurdur ama bileni de azdır. birisi bunu diyorsa "bayağı" eskilerdendir.

cemaat jargonu aslında en çok merak ettiğim

ibretlik paylasim kardes. allah razi olsun

ilgilenirler de gazi üni. hastanesi ve çok kalabalık (hacettepe kendi öğrencilerine öncelik tanıyor, bu gazide de var mı onu bilmiyorum)
başka bir alternatif olarak devlet hastanelerinden telefonla/internetten randevu alınabiliyor Ankara'da örneğin gaziye yakın eski TCDD hastnesi var hem sakindir hem ortopedisi iyidir Feridun Kunak da oranın doktoruydu

metroyla bahçelievlerde inersin hemen önünde zaten. gazi iibfden yürürsen de 15 dk. nı almaz. tercih senin. gaziyi pek önermem başka hastane bakar mı orasını bilemiyorum. okulun öğrenci işlerine ya da sağlık-kültür daira başkanlığına sorabilirsin.

gazi'nin içinde mediko yok mu?
belki orada olabilecek bir şeydir. gazi'yi bilmiyorum ama bilkent'te film çekiyorlarsa gazi'de de çekiyorlardır diye düşünüyorum.

gazi de beşevler kampüsüne git mediko var içinde film i de anında çekiyorlar .. eski gaziliyim biliyorum ve hiç sıra olmuyor

bilgisayar faresi ile çok fazla haşır-neşir oluyorsanız sinir sıkışması olmuş olabilir. carpal tünel sendromu diyorlar.

Türkiye'deki kapanıştan sonra altın piyasası dünyada çalışmaya devam ediyor. Olası fiyat dalgalanmalarından korunmak için akşamları konur o fark.

sabah da baktığımda (mesai saatlerinde) hemen hemen benzer bir fark vardı?

alış-satış arasında şuanda olduğu kadar bir fark olamaz. 1 lira civarında döner banka komisyonları.

internetten gram altın hep öyle... demin baktım halk bankası da aynı.. altınları muhafazası, günlük bakımı, altının kuru tutulması :D falan... sana kuyumcu fiyatından gram altın satsa bankanın ne karı olacak amk...

Garanti'den zaten altını fiili altın olarak almıyorsunuz ATMden altın çekemiyorsunuz ya da şubeden
Sadece belli bankalarda (katılım değil normal banka)belli miktarın üzerindeki altını fiziki olarak alma şansınız var
O nedenle de altını bu bankada 97 den yahut öbüründe 95 den almanız çok önemli olmuyor paraya çevirecekseniz eğer o altını bozdurmak istediğinizde yine aynı bankada bozduruyorsunuz önemli olan şey makas (al-sat) farkı olmuş oluyor.

mesai saatleri içinde alış-satış marjı 1 lira civarı olur. mesai bitince banka fiyat riskini almamak için marjı otomatikman açar. fiziki almasanız da bu marj önemlidir; er geç satarken bu marj kadar bir karpayını bankaya ödemiş olursunuz.

@salak oldugum icin burdayim
cevap ve nick uyumu muazzam

www.siirler-sairler.com

burada tek bir "hani" var ama benim aklıma direk bu geldi, belki sen birazcık yanlış hatırlamışsındır. :)

Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek..
bu ilk aklıma gelen ama şiirin türü hakkında bilgi varsa başka da gelir :)

(bkz: masa da masaymış ha)

eğer sözkonusu dize

şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
elma da elma ha allahlık

ise, cemal süreya'nın "elma" adlı şiiri: www.eksisozluk.com

ben de erasmusa gidip bir sürü çılgınlık yaptım diyorum. açıkçası imrendim. sdfşlkjsdif.

ben şunu sorucam: niye gitmeyesin? bi sebep yok. git nolcak işte hatunla.

Amerika'da atla gel diyen bir Teyzem ve gönüllü bir eşim olsa atlar giderdim ilk uçakla
600 € para değil, okul bitsin ne paralar kazanacaksınız
Balayı gibi düşünün -biraz daha uzun, biraz daha işlevsel, negzel

dil, o dilin konuşulduğu bir ülkede yaşamadan gelişmiyor malesef. türkiye'dekiler ancak kendilerini kandırmaca oyununu oynuyorlar. ingilizce sohbetin döndüğü bir ortama girdiklerinde dilleri itin götüne kaçıyor. konuşurken öyle saçmalıyorlar ki görmelisiniz dostlar. o yüzden mutlaka teyzenin yanına git.

2) eksi++ bunu tarayıcınıza yükleyin. entrylerin altında bir "+" butonu çıkıyor. ordan favorilerinize eklemiş oluyorsunuz entryyi. daha sonra favorilerinize bakmak için üst framede çıkan "f" butonuna basıyorsunuz.

facebook saptamana katılıyorum. sıktı hakikaten.

1) ben baskı sonucu üye oldum facebook'a evet ilk başlarda biraz daha fazla vakit geçiriyordum en azından profil oluşturup resimleri filan yükleyene kadar. Onun dışında vakit geçirmek için girdiğim de olmuştur çalışmıyorken. Son 1 yıldır haftada bir ancak giriyorum. Herhalde benzer süreçlerden geçiliyor
2) Çok iyi anlamadım ekşideki entrylere zaten ulaşılıyor ne kast ettin ya?
vizelerde kolay gelsin

facebook konusunda durum benim içinde aynı . Eskiden eğlenceliydi , vakit falan geçiyoduda şimdi sırf girmek için giriyorum .

1) ben facebook'u kapatalı 10 yıl oldu. daha facebook çıkmamıştı ama ben kapamıştım, o derece.

ilkokul arkadaşları bulundu, "özel" defterler kurcalandı şu bu oldu, uygulamalar oyunlar bitti, "burcucum cok guzel cıkmıssın" diye yazmalar tamama erdi, e artık heyecan kalmadı.

millet -sanırım- artık genelde twitter'da.

2) eksi++'nın tümünü kurmak istemiyorsan ekşifavori'yi kurabilirsin sadece.

işi gücü olan adamın zaten feysbukta işi ne. boş beleş tiplerin takıldığı bir yer.

bilan +100000

evet oldu, gayet normal

Yani normal olarak kullanan birisinde genelde arkadaslar, akrabalar oldugundan bulusuyorusun hergun.

son duyurumu okumanı tavsiye ederim.

arkadasim facebook'ta tanimadigi hatunlarla bulusuyor surekli. otisabi tarzi takiliyor biraz..

benim bi arki var facesten manita bulup goturuyor bilmiyorum nasil yapiyor bende yapmaya calistim olmadi

gayet normal bakıyorum ama benim olmadı.

çok ezik bakıyodum, artık şaşırmıyorum da facebook'tan nası yapılır hiç bilmiyorum. twitter'dan oldu ama baya.

Hayır, ancak burada veya başka platformda tanıdığımı facebook'da eklemişliğim filan olmuştur. Bu şekilde eklediğim biriyle gerçek hayatta buluşmadım o eksende bi konuşmam olmadı. Olana tuhaf bakmıyorum artık normal geliyor yine de dikkat edin kuzum ya.

bence gayet normal. zaten normal hayattan ne farkı var ki, orada da birden olmuyor mu?

arada yapıyorum ben oyle.hiç tanımadıgım birini eklyorum.muhabbet bilmem ne.bi bakmısın bulusmusuz.ama cok sıkıcı gecıyo.benı de eklıyorlar oyle aynı sey yıne oluyo.normal ya

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı xxxx bölge müdürlüğüne
aşağıda belirtilen adres ve ünvanlı işyerinde xxx süreli çalışma karşılığı ücretimi alamadığımdan ayrılmış bulunmaktayım.
bu süredeki ücretimin tarafıma nakden ödenmesi konusunda bakanlığımızın gerekli işlemi yapmasını bilgilerinize rica ederm
3 günde çözüyorlar

vergi dairesine git kaçak işçi çalıştırıyorlar de. tutuşurlar.

maliye-vergi dairesi şikayeti en etkili olanı. şikayet etmeden önce paranı iste, vermezler ise maliye'ye şikayet edeceğini bildir. tehdit etme sadece bilgilendir. onlar yeter zaten hemen alırsın paranı. çalıştırdığı işçisine bunu yapanın defterleri kim bilir nasıldır. bir incelemeye girseler daha çıkamazlar.

peki işten ayrılmadan bildirmem gerekir mi, atıyorum bir hafta on gün önceden ? Zor durumda kalmasınlar diye 1 hafta falan çalıştım diyelim, o arada 15 günlük param da kalacak ,onu nasıl alabilirim?

2 hafta önce bildirmen gerekir. kalan paranı da muhasebeden isteyeceksin. zaten türk filmi izlediysen muhasebeye uğra repliğini biliyorsundur :) hesaba yatırırlar paranı, eğer eksik var ise muhasebeye söylersin.

@bilan, hocam işte öyle olmuyor, paranı alman için patronun talimat mı ne vermesi gerekiyormuş bankaya, çünkü muhasebecinin vekalet süresi falan bitmiş. Kaç senedir parasıı alamayan var, ve adamlar çoktan ayrılmışlar işten :(
onlar için üç beş kuruş çok para olmayabilir ama vermiyorlar işte :(

GRE'ye girmen gerekiyor dile biliyorum.
www.yukseklisans.com.tr

Uluslarası geçerliliği olan sınav o. Ancak üniversiteden üniversiteye şartlar değişiyordur. Önce okul araştırması yap sitelerinde yazar şartları. (Bir de belirli bölümler için TEV'in bursu oluyor diye biliyorum.Onu da inceleyebilirsin.) Türkiye kaynaklı burslarda ALES isteyebilirler.Yine kurumdan kuruma değişiklik gösteriyordur. Eğer yurtdışında kararlıysan GRE'ye girmen her yerde geçerliliği olduğundan daha iyi. Matematik kısmı çok kolay da ingilizcesi zor bir sınav. Hazırlanmak şart.

kendi paranla/imkanınla gitmende gerekmez onların ALESten haberi yok zaten

devlet bursunda bi MEBin gönderdiği öğrenciler filan diye bişey var ya da konsoloslukların işbirlikli burs programları var Monet filan gibi şartlarına bakmadım hiç benim alanımda asla verilmediği için ama çok da sanmıyorum

kendi paranla yapıcaksan ya da özel burs alıcaksan ales e gerek yok. ama bazı devlet burslarında ales gerekiyor

yahu olur mu hic oyle sey, bolumune gore gre ya da gmat alman gerekir. mba icin yazilan yazidan feyz alabilirsin bkz: www.hangimba.net

bu sanki geceleyin taş beni ölüme götürür gibi bişey olmuş

"totfahren" kelime anlamı olarak "ezmek, çiğnemek" demek. "er fährt tot" şeklinde çekimleniyor. Yanlış mı biliyorum yoksa?

geceler boyu mu demek istedin anlamadım. nachts demek daha mantıoklı gibi in der nächte pek sık duyulan bişey değil çünküm. bir de totfahren verbdir. zur Tod fahren denebilir yada fahrt tot falan denir neden bu şairane ifadeler?

Yani "In der nachts fährt mich der Stein tot" desek doğru mu olacak?

totfahren arabayla ezmek.

nachts werde ich von einem stein bedrückt.

bedrückt yerine erdrückt desek daha olacak sanki?

Dalmaların en güzeli.

he he ereğlili olaydınız
beyaz kiraz diye bi ağaç olduğunu bilirdiniz, dalmaların en güzeli. Ben her türlü dalarım gerçi

Biraz zahmetli oluyor. En güzeli açık ara eriğe dalmak, sonra da kayısı gelir bence. Çok bir şey kaybetmiş sayılmazsın.

daldım. vişne/kirazdan küpe yapmadıysan bişeyler eksik kalmış kanka üzgünüm:/

@ Batuhanolabilir
yoo havuç da mor misal, renk konusunda özgünüz hepsi o

güzel bir duygu ama yaşın geçmiş be panpa bu saatten sonra bekçinin veya sahibinin kovalamasıylamı uğraşıcan :)

yaşın daha genc sayılır , muhakkak yap . hem vişneye hem kiraza , ikisinin de keyfi başka olur. birisi yukarda yazmış , "dalmaların en güzeli" diye çok haklı.

dedem kiraz ağacından düşüp ölmüştü:(

kot farkindan arkasindan ustune cikabildigimiz tek katli evin onundeydi de agac tepeden dalardik, yuksek bir agac oldugu icin sıkıntılı biraz.
Karadut harikadir ama, bu mevsimde acilacak konu degildi bu...

abi anamur muz ağacına daldım ama çok zordu inanın ama çok da zevkli:) bir de izmirliyim ama kemalpaşaya gidipte bir dalamadım ya ona yanıyorum :((

Vişne ve kiraz ne kadar benzese de ağaçları çok farklı ama. Kiraz ağaçları çok rahattır. Vişne ağaçları çok ince dallıdır, yeterince büyümüşleri varsa rahat spotlar bulunabilir ama tercihim hep kiraz ağacıdır. *

kiraz ağacına dalmak zevklidir, ama kiraz toplamak bir o kadar zevksizdir... kirazı sapıyla beraber toplamak zorundasındır filan. en zevklisi dut ve eriktir. Dut özellikle kara dutsa bambaşka olur, ağaçtan inip aynaya baktığında dakikalarca kendine gülersin...

dadından yenmiyo o derece.

karadut kendi bahçemizde vardı o nedenle ona dalmak olmuyordu adam gibi kendi meyvemizi topluyorduk (mekan ankara)
@ wide evet de ağaç senin olmayınca o eylem dalmak oluyor ben öyle algılıyorum ya da, bilmem yanlış mı?

incire daldın mı hiç. dalmadıysan dalıyım deme riskliymiş

@bones incire de daldım tabiki bornova da kaşıntı problemi var onun başka bir derdi yok :) mandalina portakal bunlara bile daldım bi kiraz eksik kaldı ya :(

aga kiraz agacina dalmak guzeldir de dallari ince olur, agactan dusme riski fazla. ben mesela agacin tepesinden dusmustum, kolu bacagi kiriyordum az kalsin..

aynen bende öyle düşünüyorum.
şimdi herkes üzerime gelecek ama o eylemlerde polisle çatışanları, hele üstüne birde değiştiremeyeceği şeyler yüzünden dayak yiyenleri görünce delleniyorum, ben de öyle olmadığım için dua ediyorum.
insan gücünün yetebileceği şeyleri değiştirmek istemeli.

bende öyle bakiyorum,ama bakmamin nedeni düzensiz olmasi.ayrica basinda cikmadikca hicbir ise yaramiyor,dolayisi ile basin da tekel altinda oldugundan basarisiz oluyor ve mahkum buna.

olay kim ne derse desin üniversitelerden baslar.bu olmadigi sürece olmaz.

ayrica sosyal medya güdümlü günlük hayatta aktif halde protesto yapmak gerekiyor.

efektif sonuclar alinabimesi icin üniversitler odakli girisimler olup genclerin aktif bicimde,sosyal medya da kullanilarak tepkilerin dile getirilmesi ve ciddi sonuc alinabilmesi icinde nufuzlu insanlarin destegi lazim.

şimdi burada birçok insan gücün ve iktidarın hiç de öyle sabit olmadığını, olumlu toplumsal değişimlerin mücadele gerektirdiğini, tarihte birçok örnek olduğunu, kaldı ki sonuç alınma ihtimali "sıfır" bile olsa erdem ve duruş sergilemenin önemini anlatabilir. ama bunları insanlar neden sana anlatmaya çalışsın di mi? niye boşa kürek çeksinler?

boşa kürek çeken yok arkadaşım. ama dertlerini senin gibilere anlatamıyorlar. sayelerinde aç kalmayacak maaş alabildiğinin; afrika, uzak doğu ülkeleri gibi 50 cent'e bütün gün çalışmak zorunda kalmadığının farkına varmayıp bir de üstüne "neeaaapıyo bunlar amınooyum yeaaa" diyen adamlar için dayak yemeyi göze alıyorlar.

ben ne desem boş. nazım hikmet zamanında güzel söylemiş senin gibilere:

(bkz: akrep gibisin kardeşim)

@lancelot du lac

yanlış anladın beni. dertlerini benim gibilere anlatmalarına gerek yok zaten. bizde biliyoruz her şeyi ama sorunun hükümet olduğu ortada. önemli olan onlara anlatmaları ve bununda imkansız olduğu.

ekşi sözlüğü şehiler için yaptığı sessiz yürüyüş dışında kıçımı kaldırıp hiçbir mitinge veya gösteriye katılmadım.
Ama gel gör kü keşke onlar gibi çabalasam sesimi çıkarsam diyorum.

Onlar olmasa zaten koyun olan millet iyice sessizleşecek. Ben burada kıçımı büyüterek klavye başında bik bik ediyorum ama onlar sokaklara dökülüyor, sesini çıkarıyor. Kendince haklı olduğu bir meseleyi kendi gibi düşünenler ile birlikte toplanıp tepki veriyor. Be ne yapıyorum? hiç.

Bence iyi ki varlar.

@yercekimini bulan kar tanesi

duruş sergileyince ne oluyor, eline ne geçiyor bende onu soruyorum zaten. tepki gösterdikleriyle kalıyorlar, pardon üstüne bi de dayak yiyorlar.

Protesto bana neyin yanlış geldiğini söylememdir.
Eylem de insanları ikna etmeye çalışmazsın doğru bulmadığın şeyi söylersin. Bir araya gelip söylersin. Güçlü olursun. Şiddettir. Yani ikna etmekte başarısız olunmaz çünkü etmezsin. Gösterirsin, söylersin istediğini.

Benim anlamadığım neden hiç bir işe yaramıyor? Daha doğrusu dayak yemektense daha işe yarayacak şekilde niye muhalefet etmiyor bu insanlar?
Tepki koymasınlar demiyorum -her ne kadar ben de eylemden mitinge akmış insan değilsem de- birileri tepki koymalı, direnmeli diye düşünüyorum.
Ama bu direnç örgütlü olmalı, disiplinli olmalı diye de düşünüyorum. Türkiye'de 6789 parçaya bölünmüş sol mesela ne yapabilir? Hiç bir şey. Bunu bu insanlar görmüyor mu?

Türkiye'de de her yer de işe yaradığı anlar oldu. Ama bu olay bi reflekstir, protestonun direnişe dönüşmesi refleksle ya gerçekleşir ya gerçekleşmez. Ayrıca günümüz yüzyılın da o insanlar birbirinden gittikçe korkmaya nefret etmeye başladığı için ortak korkularımız da bir araya gelemiyoruz artık. Direniş gösteren insanlara kolluk kuvvetlerinin ve adalet sisteminin sistemli yıldırma politikaları var. Birbirine destek olmadan gündem de olmadan bu politikalara dayanmak neredeyse imkansız hale geldi.

meydanlara dokulmeden tepkini nasil verebilirsin bu ulkede. internette yazsan site kapaniyo. dergiye kitaba yazsan iceri giriyorsun. gerci meydanlara cikinca da polis dovuyo ama sesini duyuruyosun en azindan.

5bin-10bin kişiyle sınırlı kaldıkça dayak yemekten öteye gidemeyebilir. milyonlarca insanın sokağa dökülmesi lazım ki hükümetin gözü korksun, halkın istediği bu, direniş var falan diyebilsin. ama milletimiz koyun olduğunu için yolundukça daha bi yanaşıyor hükümete. yine de "ben yanmazsam sen yanmazsan" muhabbeti. amaç belki ateş zamanla büyür, millet sokağa dökülür, ortalık iyice sessiz kalmasın, olabildiğince ses getirmek.
sokağa çıkmaya korkup tweeter'da facebook'ta yazmakla olmuyo o işler.
bir de polise karşı direnememe var. fransa'da üniversite harçlarına zam yapıldı ortalık cehenneme çevrildi, arabalar yakıldı, polis kimseye dokunamadı; şili'de camilla valejo polis korumasına alındı, biz de olsa ergenekondan içeri alırlar. polis kadın çocuk yaşlı demeden vuruyor tekmeyi, insanların cesareti kırılıyor, sokağa çıkan azalıyor.

zaten insanların sesi kesildi, içlerinden bile düşünemez oldu, düşüncelerine de ipotekler kondu, bilimkurgu filmlerindeki güdülen insanlara döndük.
böyle bir ortamda, işe yaramayacağı belli bile olsa saygı duymamak elde değil.

Bir eylemle olacak şeyler değil zaten onlar da meydanki insanlar bunları bilmiyor mu? Amaç dikkat çekmek, halkı uyandırmak. Bu tür şeyleri hayalcilik, aptallık olarak görüyorsanız acınacak halde olan sizsiniz. Bir köşeye sinmiş olduğunuz için.

leman sam saçını boyamıyor devamlı kına yakıyor diye aklımda kalmış. belki işe yarar kına yöntemi. kendim şimdiye kadar sadece hint kınasını denediğim için tavsiye olarak veremem ama.

dişi misin erkek misin bilmiyorum ama:

zırt pırt kuaföre ucundan aldırmaya, kırıkları törpülemeye gitmeyeceksin. hatta hiç gitmeyeceksin. "kırık" denen şey kuaförlerin bir yalanı

ps: kütten saçım 6 ayda popoma kadar uzamıştı.

Super kocakari yontemi: sinameki ile durulama.

Kesinlikle denemedim, duydum. Googlelarsaniz cikar: sinameki sac hizli uzama vb.

benim 14 senedir saçımla olan mücadelem devam ediyor :D
belime iniyor ben kesiyorum o iniyor ben kesiyorum amacım uzaması değil ama çok hızlı uzadığını herkes söylüyor demek ki benim yaptıklarım uzatıyor:
saç kurutma makinesi kullanma, fön filan çok çektirme -senede 10 kere anca çekerim ben-
havluyla ovarak değil sararak -hani filmlerledi filan gibi işte kafana sar havluyu bekle. İkinci bir kuru havlu al ona sar. Tabi bu sabah değil gece yıkamanı gerektiriyor saçlarını
gece yatmadan önce tara, mümkünse ahşap ya da doğal kıl bir fırça edin
tepeden gererek topla -at kuyruğu yani ama gevşek değil sıkı olsun
hiç boyatmadım ama beldeki saça perma yaptırmışlığım var benim tek işlemim bu saç üzerinde ne kadar az işlem o kadar sağlıklı saç
vee yıllar geçtikçe illa ki ek bakım gerekiyor onu ben de hala oturtmuş değilim öğrenecem inşallah

niye ama, bas agrisi, sinuzit sikayetiniz olmuyor mu?

@ uyuyanadam, olmuyor olacak olsa olurdu 29 yaşındayım
kuruyor sabaha kadar,kışın kurumayacak zamanda yıkadıysam kurutuyorum makineyle
ceryanda kalmamaya dikkat ediyorum. Ama kalıp tutulsam bile baş ağrım değil eklem ağrım oluyor.

"ehli din olan" diyor sanki :D